single-image

Ordövr Tabağı

Senaryo yazma eğitimine gittiğim dönemde, eğitimcimiz zaman zaman bir anahtar cümle verir ve bu çerçevede, uzun olmayan senaryo denemeleri yazmamızı isterdi. O derslerin birindeki anahtar cümle; “ordövr tabağı” olarak verilmişti. Yazma süreci de paylaşması da eğlenceliydi.

ORDÖVR TABAĞI

Sahne: Geniş, yuvarlak, yayvan bir tabak biçimindedir.
Mekan: Bir köşkün mutfağı ve yemek salonu
Zaman: Akşam yemeğinden hemen önceki bir zaman

Kişiler:

Beyaz peynir (üçgen vücutlu)
Rus salatası
Biber dolma (zeytinyağlı)
Salam (fıstıklı)
Salatalık (dilimsiz)
Ezme (acılı)
Domates (soyulmuş)
Patlıcan kızartma (yoğurtlu)

( kişiler, salatalık hariç sahnededirler. Salatalık sahneye en son girer. Rus salatası Sahnenin tam ortasındadır. Diğerleri bunun çevresine yerleşirler. Rus salatasının ortada olması ve cüssesinin diğerlerine göre büyük olması nedeniyle “ucuz” ve süslü bir mağrurluk içindedir. Bu özellik ona,  toplanan bu grubu yönetme görevini verir. Diğer kişiler kendi aralarında kısık sesle sohbet etmektedirler. Beyaz peynir, romantik bir gençtir.  Sulu nişanlısı “kavun”u özlemektedir. Bu nedenle diğerleriyle pek ilgilenmez. Zeytinyağlı biber dolma taşralı, göbekli bir iş adamı edasında ve kabalığındadır. Eşi yaprak sarmayı evde bırakmıştır. Acılı ezme sinirli, ezilmiş mahalle delikanlısıdır. Salatalık çelimsiz, sulu ve tam bir “hıyardır”. Domates rengi ve güneş görmüş olmanın  seçkinliği havasındadır ama kendinde eksiklik hissetmektedir –çünkü soyulmuş ve dilimdir-. Patlıcan kızartma yoğurt içinde yorgun ve ezilmiş bir ruh hali içinde devlet memuru kıvamındadır. Salam yayvan, utangaç, yorgun bir evde kalmış hanım gibidir. Hepsi bir köşkün mutfağında biraz sonra verilecek davete çağrıldıklarını zannetmektedir. Biraz sonra oluşacak katliamdan haberleri yoktur. Dikkatlice gözlendiğinde birbirlerine karşı “soğuk” durmaktadırlar. Hepsi de (patlıcan kızartma hariç) gizli gizli “kendini” beğenmektedir ve “çok özel” olduklarını düşünürler, fırsat buldukça diğerini iğnelerler, çekişirler. Aralarında en soğuk şakaları yapan ve en patavatsızı salatalıktır. Fonda, “domates, biber, patlıcan” şarkısı çalmaktadır.)

  1. SAHNE

Salatalık: Salamın Aleyküm

Salam: bana mı dedin?

Salatalık: senden başka salak salam gibi duran kim var teyze?

Salam: teyze mi? Terbiyesiz. Teyze senin annendir. Turşu küpüne girersin inşallah. (sesi yumuşar, kendini beğenmiş bir edayla) Tam göremedin ama ben hala fıstıklı bir salamım.

Salatalık: Fıstık mı? (yayvan, yavşak bir gülme ile kendi kendine konuşur) ulen salak dedim kızmadı teyze dedim carladı ya!

Rus Salatası: Uğraşma kadınla “hıyar” kardeş

Salatalık: Sen ne dedin “ruh salatası”, gelirsem oraya dağıtırım birliğini, Gorbaçovu görmüşten beter olursun.

Rus salatası: (üzerine bulaştırmak istemeyen bir tavırla) “kardeş” dedim sinirlenme.

Salatalık: haa!

Biber dolma: Rus salatası bizi buraya niye topladın?

Rus salatası: akşam büyük bir davet var evin beyi bizi de masada görmek istemiş.

Biber dolma: tabi canıım bizsiz davet mi olur. Bizim hanım “yaprak sarma”da burada olaydı iyiydi ama…

Patlıcan kızartma: ama ne?

Biber dolma: Bu gün biraz limonsuzmuş, gelmek istemedi. Neyse ki domates hanım buradalar. (yılışık bir edayla) nasılsınız hanımefendi? Bu gün pek güzel görünüyorsunuz, öyle dekolte bir halde üşütmeseniz bari.

Domates: (kendi kendine) ne diyor bu densiz be? (gülümsemeye çalışır) teşekkür ederim Dolma bey, eşiniz için çok üzüldüm.

Biber dolma: (kısık sesle) bırak şimdi eşimi karıştırmayı, biz senle de yakışırız.

Domates: Terbiyesiz, siz beni domates dolmayla karıştırdınız her halde. Ben sizin bildiğiniz domateslerden değilim.

Biber dolma: (yılışık edayla) Sen benim bildiğim domatesleri nerden biliyorsun?

Acılı ezme: Ulen yalancı dolma! Bizim yanımızda mahallemizin domatesine asılmak var mı? Almayayım pirinçlerini dışarı. Oraya gelirsem acıtırım bak.

Biber dolma: (kendi kendine) acıtırmış, sende de biraz domateslik var zaten baksana şunun rengine. Tabak kenarımın acısı. Benim süs biberi yeğenimin yanında ayva tatlısı gibi kalırsın.

Rus salatası: Durun arkadaşlar, öyle bir birinize bozuk atmayın tadınız kaçacak. Bizim tadımız kaçarsa beyin tadı da kaçar, sonrasında davete katılamadan mutfağa dönmek de var. Kendinize bir çeki düzen verin.

Biber dolma: Çek mi dedin? Ben kırdırırım verin. Ama avantamı alırım.

Peynir: Ooof of!

Salam: Ne oldu oğlum? Neden derin derin ofladın? Bi derdin mi var?

Peynir: Nişanlım kavunu özledim be salam teyze. Şu davet bitse de kavuşsak. Kokusu burnumda tütüyor.

Salam: (sinirli bir şekilde kendi kendine konuşur) bak şunun dediğine, teyze dedi yahu. (sesli konuşur) aşçı kavuştursun yavrum. İnşallah tez zamanda bir araya gelirsiniz.

Peynir: Bizim kavunla bir birimize pek yakıştığımızı söylerler. Bir de hani nereden geldiği bilinmeyen anason esintisi varsa.

Patlıcan kızartma: Of ! şu davet bitse de eve gitsek üzerimde bir eziklik var. Üzerimdeki sarımsak parfümü de pek bu davete uygun olmadı sanki.

Salatalık: Patlıcan amca sen niye geldin ki buraya, evinde dinlenseydin ya

Patlıcan: Ne biliim ya! Belki davette nüfuzlu biriyle tanışırım da “karnıyarık” kadrosuyla sıcak yemekler dairesine tayinimi yaptırırım diye geldim.

Salatalık: Amca senin için geçmiş be sen emekliliğini iste bence.

Patlıcan: İsteyeceğim de evdeki musakka dır dır ediyor evladım. Ama n’aparsın hem bizim kız “kabak” da daha okulunu bitirmedi. Büyünce o da annesi gibi olacak hayta, kabak musakka işte! N’olacak… Geçen gün çiçeklerinden dolma yaptırırken gördüm.

Salatalık: Yakında “artiz” olmak için evden de kaçar bu.

Salam: (kendi kendine konuşur) senin gibi patlıcan sünepeye iyi katlanıyor musakka hanım. Ben olsam bir dakika durmazdım. Gel gör ki bende hayatımın bay sosisini beklemekten sıkıldım ama yine de bu adama dayanamazdım.

Biber dolma: (Patlıcan kızartmaya yanaşarak) sizin kızı bana bi yollayın da onu uygun bir işe yerleştireyim.

Salatalık: Hah! İşte kaza geliyorum, namus gidiyorum demezmiş. Demiştim ben, “artizlik” yolu göründü kabak hanıma. (biber dolmaya döner)Amca sen kabak tatlısıyla karıştırdın. Yollasın da kızı pirinçle doldur değil mi. Seni taşra zamparası seni.

Biber dolma: Sen işine bak. Cacık yapmayım seni de. Tuzsuz deli.

Rus salatası: Tamam salatalık kes! Yoksa ben seni keserim bak. Hadi bakayım gülümseyin. Süslerinizi, takılarınızı düzeltin. Salam hanım maydanozunuz kaymış. Yavrum salatalık sende yüzüne biraz tuz sür.

 

(Bu arada içinde bulundukları tabak davet odasına doğru götürülür. Hepsi birden heyecanlanırlar.)

 

Rus salatası: Hey beee! Bize özel servis arabası hazırlamışlar. Sanırım çok eğleneceğiz. Hadi bakalım millet kesin zevzekliği de kendinize bir çeki düzen verin.

Salatalık: acaba salonda başka domatesler var mıdır ki? Tanışsak, kaynaşsak.

Acılı ezme: Hop hıyar ağası, ev sahibini mahcup edecek bir şeyler yapma, beni kendine bulaştırma. Otur efendi gibi köşende.

Salatalık: Bak koçum zaten yeteri kadar eziksin, kabadayılık yapma. Suyunu çıkarırım ha.

Peynir: Kavunumda burada olsaydı. Onsuz hiç bir şeyin tadı yok.

  1. SAHNE

(yemek odasındadırlar. Her yer ışıl ışıldır. Masada mumlar yanmaktadır. Masada içlerinde çiçekler olan iki vazo vardır. Fonda klasik müzik çalmaktadır.)

Rus salatası: Of of of beeeee! İhtişama bak. Rahmetli büyük dedem anneannem “mevsim salatasına” anlatırmış, Petersburg diye bi şehirde yaşamış zamanında oradaki sarayları anlatırmış, tıpkı onun anlattığı yerler gibi burası da. Müzik de bir Rus bestecinin sanırım.

Salam: Nedendir bilmiyorum ama içimde kötü bir his var.

Salatalık: Daha önce böyle bir davete katılmadığındadır teyze. E sadece gençliğinde sandviçle pikniğe gitmişsindir en çok.

Salam: Alık! salatalık şey. Acur kılıklı.

Acılı ezme: (acı acı nara atar) Anaaaa ! Tanımlanamayan bi cisim üzerimize geliyoooo. Şu yukarıdan gelen dört kollu metal şeyi görüyor musunuz? Bu ne lan? Yanında büyük parlak, keskin dev bir metal şey daha vaaaar.

(bir bıçak acılı ezmenin bir kısmını alıp ekmeğe sürmüştür)

Salatalık: Tuzağa düştük kaçıııın

Acılı ezme: ben bittim siz kaçın. Ben onları oyalarım. (Yukarı döner) Gelin laaan hepiniz birden gelin. Hepinizin gözünden yaş getirmezsem bana acılı demesinler.

(bıçak ezmeye doğru tekrar gelir. Ezme yüksek sesle “acıların çocuğuyum” şarkısına başlar)

Rus salatası: (şaşkın, kekeler) ne tu tu tuz tuzak? Davete çağrılmıştık hani? Ne? nasıl yani?

(aynı çatal ve bıçak önce peynire, ardından domatese doğru gelir)

Peynir: (korkudan bembeyaz kesilmiştir)  kavuuuuuun, kavuuuuuuun senin aşkından ölürüm derken bunu kast etmemiştim. Ayırmayııın biziiii (bir parçası kesilir gider) ah! Artık yarım bir peynirim. Bu da mı başıma gelecekti? Yüce aşçı!

Patlıcan kızartma: Özürlü maaşı alırsın üzülme

Domates: (korkudan kıpkırmızı kesilmiştir) yapmaaaaayııııııınnnn! Daha çok gencim. Kıymayın banaaaaa. Daha bir sürü cherry yavrularım olacaktı. Acıyınnn!

Salatalık: Yettim domates bacım bu tarafa doğru yuvarlan.

Patlıcan kızartma: Oha be salatalık bu durumda bile domatese…

Salatalık: Ne diyosun be biz burada dururken başkasını dokundurur muyuz domates hanıma. Salatalıksak o kadar da hıyar değiliz her halde.

Salam: Aşçıbaşım sen bizi koru! Ay nereye götürüyorlar bunları?

Salatalık: Boğaza yemeğe götürüyorlar teyze. Salak sorular sormanın sırası mı? Baksana orada bir karadelik var oraya atıyorlar.

Peynir: Sanırım ölüyorum. Hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmeye başladı. Burnuma da kavunum koktu.

Rus salata: Oğlum bırak şimdi film seyretmeyi kaç, kaç kurtar kendini bak meze olacaksın.

(patlıcan kızartma iyice yoğurdun altına gizlenmeye çalışır. Rus salatasının korkudan bezelyeleri fırlamış gibidir. Salam Rus salatasına sokulur, biraz buruşmuş, rengi yeşile dönmeye başlamıştır)

Biber dolma: Bakın benim çok önemli tanıdıklarım var. Ben baş aşçıyı ve aşçılar kurulundan çok kişiyi tanırım. Kabzımallar birliğinde de çok etkili dostlarım vardır. Ben bunlar gibi değilim, çok zenginim size istediklerinizi veririm.

Salatalık: Bir de bana “hıyar” diyorlar. Şuna bak ya!

(çatal ve bıçak biber dolmaya doğru gelmektedir)

Biber dolma: eşhedü enla… (ortadan ikiye bölünür ve yanında  domatesin geri kalanı da gider)

Rus salatası: hepiniz yanıma gelin birlik olursak bir şey yapamazlar.

(kalanlar Rus salatasına doğru yuvarlanır, bir birlerine karışırlar. Bıçak bu karışımı şöyle bir kurcalar, sonra tabak ileri doğru itilir. Bu arada gaipten bir ses duyulur)

ara sıcakları servis edeyim mi efendim?

Levent KENTER

diğer yazılarım