Hangi “ben” ya da kimin hakkında ne yazılır bilemedim.
Bir yanım zaman ve mekan içinde yüzerken, bir yanım zaman ve mekan dokumacısı.
Bir yanım buz dağının görünen kısmı, bir yanım tanımsız derinliklerde .
Bir yanım buz dağlarının içinde yüzdüğü okyanus, bir yanım okyanusları barındıran dünya.
Bir yanım dünya, bir yanım o dünyaları barındıran evren.
Bir yanım evrenleri kucaklayan sonsuzluk, bir yanım artık sonsuzluğun ötesinde, “tanımı” bile yok.
“şimdi” ve “burada” olan yanım hangi sözcüklere hapsedip kendi hakkında yazabilir ki ?
Ama yine de deneyelim. Kimlerin kalbine konacağını bilmeden içeriden havalanan bir kaç damla sözü salalım gök kubbeye…
Ben;
güneşin ısısı,
toprağın buğusu,
bir çiçeğin kokusu,
suyun ferahlıyım.
dağın sessizliği,
ormanın huzuru,
çiçek bahçesinin çeşitliliği,
buğday tarlasının bereketi,
denizin coşkusuyum.
kışın tohumu,
baharın uyanışı,
yazın verimi,
sonbaharın ümidiyim.
bebeğin yüzündeki gülüş,
annenin yüreğindeki sevgi,
filozofun kafasındaki düşünce,
işçinin kolundaki güç,
insanın içindeki inanç,
denizcinin kalbindeki cesaretim.
limanların güveni,
yolların bilinmezliği,
yolcu salonlarının telaşı,
doğumevlerinin sevinciyim.
martının özgürlüğü,
kedinin dengesi,
karıncanın azmi,
köpeğin dostluğu,
yunusun sevgisiyim.
müziğin armonisi,
resmin rengi,
heykelin estetiği,
yazının düşü,
dansın neşesiyim.
Ben;
gerçeğin basitliği,
hayatın sadeliği,
Doğa’nın uyumu,
aklın ve kalbin dengesi,
Sonsuzun umudu,
bir yazının sonundaki üç noktayım…
Gerçek, yalan, her yanı insan, ama sadece İNSAN’ım.